Nasıl ki bir lisan bir insan, bir nisan eşek şakası günü, bir de bir insan bir estruman. En az bir müzik enstrumanı çalmalısın der büyüklerimiz. Ruh gıdanı kendin üretmiş olursun. Ben üretim hevesiyle genco zamanlarımda akustik gitar çalmıştım. Kurs aldığım yerde bir çok müzik enstrumanı vardı. Piyano, klarnet, keman... Ama benim her zaman gözüm köşede zilleri pırıl pırıl parlayan bateri de olmuştu. Çok kez çaldım, çok iyi çalmadım ama keyif aldım. Bu ruha ve egoya iyi gelen müzik enstrumanında kulağımın pasını gideren hep China olmuştur. China genellikle sert parçalarda kullanılan, vurdukça gorilleşmenizi sağlayan, kulak tırmalayan bir zildir, pek severim. Yine üşenmedim, iğrençliğimden gram taviz vermeden, sırf abisinin baterisi var, hem de China zilli diye aynı kişiyle tekrar sevgili oldum. Önce liseye gidip, onu kaloriferin oraya çağırdım ve bir kez daha çıkma teklifi ettim, şaşırdı, zaten sevgili olduğumuzu söyledi ama kabul etti yine de. Bilmiyordu pis emellerimi, "ŞŞşşş sus" dedim, işaret parmağımla dudaklarına dokunarak, "deliyiz" dedim...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
en sevdiğim zildir kesinlikle çayna..
onun o sesi yok mu "haş haş" diye, biterim olm...
yerli yersiz kullandım diye basçının "what the hell is going on there" bakışına çok maruz kalmışımdır...
bu adamı üzerine salcaımı biliosun dimi??
http://www.facebook.com/photo.php?pid=128415&id=539798521
yok ama sen uslanmıcan :))
şştt daha ne olsun :))
aboo kendimi çok cahil hissettim :DDD
o zillerin farklı olabilecegini hiç düşünmemiştim kendimi intihar edicem :p
Yorum Gönder